bende de arada kaybolup kaybolup geliyor.

o pencere boyutuyla alakali, sag taraftaki beyaz bosluk sidebar'i alacak kadar genisse otomatik oraya yerlesiyor.

şöyle ki, 1024x1280 çözünürlükte ve tam ekranda sığması gerekir oraya. ayrıca ctrl+- ile zoom out yapınca gelmiyor yani, başka bir sorun var muhtemelen

ya da o chat zimbirtisi miydi ya?

galiba

CTRL+0 ve CTRL+F5'i dene.

onları da denemiştim olmamıştı, sonra anlamadığım bi şekilde düzeldi, oluyormuş işte arada öyle

htaccess icin mod_rewrite neymis onu ogrenmeniz gerekiyor ama url yapisi query seklinde olacaksa mod_rewrite'a gerek yok zaten degisken olarak aliyorsunuz yonlendirmeyi (yonlendirme degil aslinda include) php icinden yapmak daha mantikli.

eskisehir'de turk hava kurumu pilotluk egitimleri veriyor diye biliyorum.

genelde ozel okulları var parayı basıyorsun pılot lısansı alıyorsun. tabı ıngılızce fln saglam oalcak. onun dısında ısletme mezunu olup yada muh. mezunu olup thy nın akademılerı oluyor pılot yetıstırıyor oyle bır yontem var. yenı bır unı acıldı unuttum adını ozel okul. ordada pılotaj bolumu var orda olabılırsın. öysm ıle unıyı kazanmam gerekıyor. bırde anadolu unıde sıvıl havacılık var f 16 pılotu fln oluyorsun 10 kısı alıyorlardı yılda. genelde ısletme mezunu olanlar thy akademısının dısında ozel kurslar oluyor onlara gıdıyorlar bellı lısanslar var onları alıyorsun 1 1.5 yıl suruyor sanırım onları aldıktan sonra basvuru yaparsın ıste fırmalara. karısık anlayacagın baya. en garantısı thy tabı.

www.farketmez.net

www.ozyegin.edu.tr

Thy su an aliyor masraglari karsiliyor ustine para veriyor pilot olunca maasstan kesiyor
Siteden bakabilirsiniz

Pimsleur'un teknigini cok methediyorlar ama tabi ingilizce uzerinden ogretiyor.

onun haricinda www.livemocha.com diye de bir internet sitesi var valla cocuga ogretir gibi ogretiyor. tabi bunlarin ikisinde de dilbilgisi, yazim kurallari vs. hak getire.

100 lira ya da 50 dolar tak bence

iki kişi bir çeyrek alacağına, herkesten verebileceği kadar para toplanıp toptan işyeri olarak bir takı alınsa daha iyi olmaz mı?

herkes o parayı veremeyebilir. bana da saçma geliyor işyerindeki kişiler çok yakın arkadaşın değilse çeyrek altın almak. yeri geliyor akrabalarına bile alamıyorsun.

borcam alin hocam?

Ben boylr birine 50 lira taktim

holy driver+1
çoğu şirkette para toplanır, milyonlarca para kazanan patronlar da para toplama işinde ceplerinden anca 10-20 tl çıkarıverirler. herkesin çeyrek altın alacak durumu olmayabilir. sizin gibi düşünen birkaç kişi daha bulup 1 çeyrek ya da 1 yarım alın.

@hersheyss:
dediğim gibi diğerlerinin tümü orada kalıcı olduğu için her ne kadar çok hoşlanmasalar da her gün yüzyüze bakıyoruz konuşuyoruz düşüncesiyle çeyrek alacaklar. durumu farklı olan benim bi tek.

50 lira 100 lira takmak yerine goldas'ta mi ne sertifikali altinlar var 1gr, 2.5gr diye gidiyor, 1gr cok koymaz sanirim. ben boyle birine hicbisey takmadim :)

edit: bi de sertifikali altinlar cok janjanli gozukuyo, anlamazlar ceyrege mi denk geliyo ne kadar ediyo.

500 gr ve 1 gr altınlar var. biz iki işyeri arkadaşımıza öle taktık. takma yerleri de oluyor onların. ilki 40-50, ikincisi 90 tl civarında bişi. takabilirsiniz. hele ki takı bohçası varsa hiç dert etmeyin. koyun kesenin içine.

vejeteryan vampir + 1
su donemde herkesten ceyrek vs beklemek bencillik. herkes ay sonunu getirme derdinde. 20 lira bile takamayacak durumda olsaniz gayet normal. ama bi sey takicaksaniz o gram altinlar en iyisi. zaten sizden (gecici oldugunuz icin) buyuk birsey beklemezler.

besiktas'tan motorla uskudara ordan da minibusle kisikliya gidiyodum. kisikli minibusleri o altunizadeden inen caddenin sonundan kalkiyo. adini hatirlayamadim simdi, market felan kosede. sarkirt marketi.

zincirlikuyu-metrobüs-altunizadede inip ordan da otobüs. en optimumu bu şekilde

tarabyadayım bende. büyükdere'den beşiktaş'a ulaş ( minibüs hızlı gidiyo ). beşiktaş'tan üsküdar a 10 dakkada vapurla geçersin. o kısıklı filan kesin karma karışık biyerlerdedir. taksiye bin üsküdar'da.

Seviyorsan git konuş bence.
www.sahibinden.com

www.eksisozluk.com
www.youtube.com

bundan al. ne kadar kırsan da kalbini, seni bırakıp gitmez hem.

p.s.: delirmiş bir telefon. pek kalender.

donerse senindir.

yaw izini yurdunu bulmaya calissan belki bulursun?

ortaklar. oha adam daha oturdugu semti bilmiyo.

aslında hiçbiri =) ama en yakın ortaklar ,bi paralelindeki cadde

o bölgenin adı fulya, ayrıca bir gerçeği açıklıyorum , mecidiyeköy'de oturmuyorsunuz :))

Gizem cocuk evine baktım orası fulya diye geçer.

hocam şişli merkez seçtim ben oraya baya yakınım her şey geliyor.
ama aslına bakarsan doğrusu şişli 19 mayıs mahallesi.
mecidiyeköy süper alakasız.

daha yeni tasindim arkadas ne bu siddet :) ayrica dikkat edersek fikir birligi de olusmadi. daha fazla cevap bekliyorum, ayrica tamam fulya olsun ama sitede fulya secmek ne kadar mantikli? fulyanin merkezine ncok mu uzagim, neredeyim ya ben?

of aga hic mi algoritma gostermediler. ilk for dongusunde derece degiskenine gore for'u baslatip for'un icinde dereceyi azaltmak nedir? hadi onu gectim derece'nin degeri boyunca tekrar eden dongu dereceyi bir azalttikca dereceyi sifirlayacak sonra ikinci for'un calismasini nasil bekliyorsunuz?

bu is bole olmaz simdi sen turev matrixi kullan bu hemen olur otomatikman turevi alirsin

mathematics-diary.blogspot.com

Simdi mesela en yuksek dereceli degiskenin x^3 oldugu bir fonksiyonun derecesine 3 dersek soyle bir sey yazdim, gayet temiz oldu:
ideone.com

apple

teknoloji olarak garip gelebilir ama ben hep bir teknolojiymişçesine hissettim kendisini: kot/levi's

uçak
zihniyeti ise koskoca metal havada uçuyor la

Şahsen ben teknolojide pratik zekâya bayılıyorum. Mesela cep telefonu şarjdayken (profilde aktif olsa dahi) titreşimin otomatik olarak iptal edilmesi? Zamanında Nokia stajerlerinden birinin bulduğu bu fikirle şarjdayken çağrı geldiğinde titreye titreye masadan yere düşüp kırılan/bozulan cep telefonu sayısı %60 oranında azalmış ve kendisine bolca hisse senedi hediye edilmiş.

bi alakasız cevapta benden. ceptelefonu için zippo uygulaması. konserlerde yanımda çakmak taşımama gerek kalmıyor. çakıyorum keyfime bakıyorum :)

uzaktan kumanda ve asansör

ses algılama teknolojileri

siri falan

hayran kaldığım teknoloji diyemem ama konuya şöyle yaklaşayım:

telefonum nokia e72. onda kullandığım bir program:

- gelen giden tüm çağrıları
- otomatik olarak
- ve tabiki karşıya bip sesi vermeden

kaydediyor.

sonuçta telefondaki tüm teknoloji (fotoğraf, radyo, internet, gps vs vs), harici olarak da kullanabileceğim aleti küçültüp (ve kaliteden ödün verip) makinede taşımaya yardım ediyor.

telefonda o işlevler olmasa da bir şekilde hallederim o ihtiyaçları.

ama konuşmaların ses kaydını başka şekilde yapamam. bu özellik olmasa, gider (4 sene kullandığım gibi), nokia 1100 kullanırım. veya bu özellik olmadıktan sonra 100 megapikselli apple bilmem ne olsa gözümde sıfır.

bildiğim kadarı ile, başka markalarda bu özelliği destekleyen program yok.

apple, android, blackberry'de bu işi yapabilecek program bilen var mı?

neyse işte, bu ses kaydına aşığım, hayranım, hastayım ona. bana çok çok çok çooook faydası var.

lockheed martin - savas sanayi tek.

sahsi favorim: taharet muslugu

(bkz: sony)

don yapsa giyerim o derece.

fotoğraf makinesi hatta arada düşünüyorum nası oluyo ya diye:)

(bkz: kuantum yükselmesi)
şirketi falan yok ama şimdilik bundan ötesini tanımam.

www.youtube.com

Diferansiyel
Planet dişli sistemi
Alternatif Akım
Transformatörler
Mikroişlemci (Intel)

z printer diye bir icat. piyasada ve kullanılıyor.
un gibi, özel geliştirilmiş bir toza boya ve yapıştırıcı ekleyerek normal printerlar gibi ince bir tabaka baskı yapıyor.sonra onun üstüne bir katman daha,bir katman daha çıkarak 3 boyutlu elle tutulabilen parçalar basıyor
sayfanın en altındaki resimlere bakın: www.zcorp.com

bu da HP nin geliştirdiği
youtu.be

bu teknoloji gelecekte (8-10 yıl) son kullanıcı için ucuzlayınca internetten indirdiğimiz oyuncak araba dosyasıyla oyuncak araba yazdırabileceğiz. tabii seçenekler sonsuz. harika bir hobi haline gelecek.

tüm parçalar tek parça halinde üretiliyor
www.zcorp.com
www.zcorp.com
www.zcorp.com

full fena değil gibi. bizim şirket arabaları hep oradan alıyor. indirim falan da var. fazla bir farkı da yok gibi diğer istasyonlardan akaryakıt kalitesi olarak.

full iyidir.

opetten neden ayrıldınız? Ben sürekli opetten alıyorm yakıt.Dizel kullanıyorum ayrıca.

fulya shell.

cesitli bp istasyonlarindan aldigim benzinle ortalama 180km
cesitli opet istasyonlarindan aldigim benzinle ortalama 160km
cesitli shell istasyonlarindan aldigim benzinle ortalama 210 km menzil yapiyordum.

hep ayni miktrada aldim her gun ayni yolu gidiyordum. shell'ler icinde de bir cok kisiden fulya'nin benzinin daha verimli oldugunu duymustum. bir kere de total'den almak zorunda kalmistim ki gayet basariliydi.

@aylakadam: benim yol ustundeki opet kesinlikle shell den az veriyordu ekranda ayni miktari gosterse de. Bir de istedigim yerli payinin yuksek oldugu benzincileri ogrenmek, shell,bp,total den almak istemiyorum opet i bilemedim simdi kimin nesidir... Ama bir kazik hissiyati var onda..

uniball

Ağır kalem kullanmanı tavsiye ederim. Bana göre en eli yormayan kalem onlar. Bastırman gerekmiyor onlar zaten düzgün yazıyor. Kırtasiyelerde bi kenarda kaliteli kalemler için kilitli dolaplar bulunur. Git oraya bak eline oturanı beğendiğini al. Ben scrikss'in modellerini tercih ediyorum. Memnunum.

normal, öyle olmazsa kötü.

teşekkür ederim. peki bu soyulan şey kabuk mu? aşagı yukarı kaç günde normal dövme kıvamına gelir? bir de bakım konusunda bir kaç ufak tavsiyeniz varsa alabilirim fütursuzca.

bu soruları bile burada sorma gereği duyduysan dövmecin yetersiz biriymiş. bir sonraki dövmecini profesyonel birine yaptırmanı tavsiye ederim. hem anlatmalı hem de bi kağıda print edip yapacaklarınının listesini vermesi gerekirdi. o dökülenlerden korkma fazla boyayı atıyordur.

O kabuklari yolmayin ama dogal akisina birakin geceleri yatarken hava alabilecek bi bezle sarin hafif hem yataginizi bulastirmayin hemde saga sola pek degmesin o bolge, bepanthen surmeden once de nemli bi bezle hafifce temizleyin

@neira yok yahu öyle degil. hepsini dövmecim söyledi zaten ama ben kuruntudan soruyorum, maksat hic yanlıs bir sey olmasın

o diil de yazin dovme yaptirilmaz diye biliyordum ben, gunes gormeyecek mi o dovme, sararip solmayacak mi?

tatil güneş deniz havuz gibi lüksler bana uzak oldugu için çok sıkıntı olmadı. malum yaz okulu. bir de şey soracagım, dışarı çıkarken nasıl bi prosedür uygulamalı? yani bepanthene abanıp direk tshirtü üstüme gecirmeli miyim yoksa üstünü de bir seyle kapatsam mı?

swift yapınca yatıran taraftan para gitmiyor mu sadece? size bir masrafı olmaması lazım yanlış mı biliyorum?

sanırım opsiyonu var alıcı ödesin diye. ben de yanlış biliyor olabilirim.

ebulten.bddk.org.tr

şöyle bişey buldum

garanti bankasi parayi gonderen kisi iki tarafin masrafini da odedigi halde tekrar para kesmisti, amerikada bir arkadasim western union kullaniyor surekli, en hesaplisi ve en garantisi o dedi valla. swift uzun da suruyo bildigim kadariyla.

ziraat bankasında şu olay var: döviz'i TL olarak alırsanız veya 21 gün bekletirsiniz kesinti yapmıyor. daha iyisi yok sanırım.
wu pahalı oluyor bu yönteme göre ama aracı bankanın ne kadar keseceğine bağlı. garanti hesabınız varsa kesmeyiz dedi ama inandırıcı gelmedi.

garanti telefonda bana da kesmeyiz dedi ve kesti. neye gore kestiklerine gore bu isin tarifesinin ne olduguna dair bilgi istedigimde subeye gidin dedi. sube gittim musteri temsilcisi bilgi vermeyi reddetti, cildirdim, en sonunda bir kagit yazdirdi verdi, kagitta karsi taraf alicinin payini da odediyse kesilmez yaziyor, orda yazani ve karsi tarafin bana gonderdigi dekontu, iki tarafin da islem ucretinin odendigini felan gosterdim adam resmen kafasini cevirdi. mudure ciktim mudur zorla kagidi elimden aldi, sadece calisanlarin gorebilecegi bir belgeymis. musteriyi hesabindan ne kesinti yapilacagi ile ilgili, aldigi hizmetle ilgili bilgilendirmeyi reddediyorlar ve uste cikiyorlar, daha ne diyim.

proseduru bilmiyorum ama f1 den b1 e cevirmek kesinlikle daha rahat.tam tersi turisti ogrenciye cevirmek zordur ama ogrenciden turiste cok rahat cevirmen lazim benim etrafimdan gordugum bu sekilde.bende her ikiside var ama ayri zamanlarda almistim gerci turist vizem var diye ogrenci vizesini de cok rahat almistim.

Turkiye'ye donup turist vizesine basvurmaniz gerekiyor.

bu islemi amerika'da yapan insanlar var, turkiye'ye donmeden halletmisler ama onlara ulasamiyorum. bu konuda bilgisi olan, yonlendirebilecek olan kimse yok mu?

api.jquery.com

eğer post edilmişse checked oluyor edilmemişse olmuyor. yani ismi osman olan bir checkbox'un tiklenip tiklenmediğin if($_POST["osman"]){} şeklinde anlayabiliyoruz.

eger hepsinin value kismina ayni degeri atayabiliyorsaniz misal:

<form method="post" action="action.php">
<input type="checkbox" name="dominos" value="aha" />
<input type="checkbox" name="papajohns" value="aha" />
</form>

seklinde bir form varsa, action.php dosyasinda array_keys ile $_POST degiskeni icinde degeri "aha" olan (tiklenmis olan) butun checkbox'larin isimlerini bir array'e aktarabilirsiniz.


<?
$array = array_keys($_POST, 'aha');
print_r($array);
?>

ikisinin de secili olmasi durumunda sonuc:
Array
(
[0] => dominos
[1] => papajohns
)

seklinde olur.

us2.php.net

@bir kaç yazar önce : kaçtenesinin seçildiği değil hangilerinin seçildiği lazım ve malesef php de lazım, yine de teşekkür ederim

@yuto : zaten sorun da o, if le kontrol edebilmem için checkbox ın value yu bilmem lazım ama bilmiyorum. ayrıca her seferinde değişik sayıda checkbox çıkacak o yüzden kaçtane if kullanmam gerektiğini bile bilmem mümkün değil (döngü kullanıp çözülebilir ama yine de bilemedim)

@tasa oturma soğuk çeker : her birinin value değeri farklı malesef. ama tek ya da en makul çözüm buysa hepsinin value yu aynı değere çevirmeyi deneyebilirim ama bu işimi bozabilir gibi emin değilim. deneyip duruma bakim

hepinize ilginiz için teşekkür ederim

textbox'ların isimleri farklı olmak zorunda mı? aynı konseptte olanları for ile yazdırıp isimlerinin sonlarına _1 _2 falan ekleseniz

checkbox_1 checkbox_2 diye gitse, php de onları for ile okurken olmayan bi tanesine denk geldiğinde ilişiği for'u durdursa?

@yuto olayı ben tasarlamadığım için var olan bir konuyu pek bırkalamadan çözmeye çalıştığım için böyle. yoksa checkbox lar oluşurken koda biraz müdahale ederek tabiki benzer şeyler yaparım ama bunu yapmadan bir yolu varsa öğrenim diye sormaktayım.

@kumdan kale, zaten verdiğim şekilde hangilerinin seçili olduğunu da bulabiliyorsun.

Php ile yapmak için de ya tüm valueleri sabit yapacaksın ya da value girmeyip


<?
$array = array_keys($_POST, 'on');
print_r($array);
?>

Şeklinde yapacaksın. Value girmeyip name alanına value'yi yazdırırsan arraydan zaten alabilirsin.

@bir kaç yazar önce: şu an deneme fırsatım yok ama gündüz deneyip sonucu yazarım. gerçi sanırım en rahat bu şekilde çözülcek besbelli

tekrar teşekkür ederim

kadın-erkek ilişkileri hakkında olsa süper izleyici çekerdi. dolayısıyla kadın-erkek ilişkileri.

ne için lazımdı?

ders için proje mi, iş mi?

şehir belgeseli bence

farkina varmadigimiz ortak hareketlerimiz..

ornek: herkes bir tanidigina sarilinca bir saga sola sallanir nedense..

ayakkabı belgeseli.

al bundy sağolsun bu saatte beni andı demek ki.

okyanuslarla alakalı bir şeyler çıkarabilirsin bence.

dünya gezegeninde en bilinmeyen bölgeler orada ve daha keşfedilmemiş bir sürü canlı da okyanuslarda yaşıyor.

ders için lazım önce projeyi yazıcaz

burda bu fikrin önemi, yapılabilirliği falan filan düşüncez.

vakit kalırsa da 3 dakikalık bi teaser fragman falan gibi bir şey çekicez.

cay gercekten harareti aliyo mu bu mit nerden cikmis, myth busters!

+Seri Katillerin Hayatları Psikolojisi Aile yapıları
+Batıl İnançlar bunlara inan insanlar vs inanmayan insanlar
+Dünyanın en pis işleri. Dirty Jobs vardı Discovery Channel'da hani görüntüleri fln da kullanabilirsiniz.

benim de aklıma fal belgeseli geldi, türleri tarihi falan böyle.

insomnia olsun bence. belki bizede faydası olur:)

teknolojinin hayatımızdaki yeri, 10 sene öncesiyle şimdi arasındaki karşılaştırmalar ve 10 sene sonrasının öngörüleri vs.

Anadolu talanını(bkz: Hes, Nükleer Santral vs) işleyen bir belgesel de siz neden çekmeyesiniz?

belgeseller hakkında belgesel. böyle bişey hiç izlemedim. aklıma geldi birden.

şişe kapakları ile ilgili mesela gazoz, maden suyu, bira
nerede üretilir, tasarımını kim yapar, kaç çeşidi vardır,
bunca gazoz kapağı nereye gider? gittiği yere zarar verir mi?
şişe kapağı dediğin kelebek misali. içeceğini gazlı ve temiz tutmaya yarayan
tsıp diye açıp bi anda hiç umursamadan attığın bi şey
sahi noluyo lan o kapaklara?
eskiden gazoz kapağıyla oyun oynarmış çocuklar oraya da değinip 3 dakikalık bi nostalji kısmı yaparsın mesela.

türkiye'deki forum, mesaj tahtası, arkadaşlık sitesi, v.b. siber alanlarda trollük kavramının yeri
trol neye denir
trol nerde yaşar
trol ne ile beslenir
günlük hayat ve popüler kültürde yeri nedir?
trol trol trolololo.


görüşmecilerinizin bir kısmı internet ortamından olabilir. kaynağına gittik dersiniz. plausible bir proje olur. anket de yaparsınız. gidip bilişimci adamlarla görüşürsünüz. etc.

aç discovery'i ona benzer birşeyler yap. şu an jiletin bulunuşu falan anlatılıyor.
aslında türk insanı üzerinde şu deneyi merak ediyorum www.eksisozluk.com
yalnız fikir babası olarak adım geçerse orada...

1-sosyal medyanın toplum yapısına etkisi, değişen alışkanlıklar
2-dejenere toplum , hatta bunu çekmek için çaba sarfetmeye bile gerek yok istiklalin bi köşesine koy kamerayı al kayda, bol bol malzeme çıkar, kurguda seçersiniz. hatta kameraya da gerek yok aç istweb.tv yi kaydet 1 gün boyunca yeter :)

NASIL YAPILIR belgeseli.

türkiye'de yok böyle bir şey. Olan da paralı kanallarda filan ama Türkiye için böyle fazla bir maliyete gerek yok.

Koyacaksın etrafı çevrilmiş bir şantiyenin içine kameraları, 24 saat canlı yayın yapacak.

Çimento kamyonu geldiği zamanki rating patlamasını gör sen o zaman.

ya da bak şey daha çok rating alabilir. Mahalle arası su şebekesi çalışması sırasında işçi yanlışlıkla boruyu patlatsın filan, su mahalleye yayılsın..

apaçi profilinde, cr7 dahil

aslında apaçiler hemen yetişmeseydi erenköy suadiye tayfası sürdürüp geliştirecekti bunu ama maliyeti düşük trend dakikasında ayağa düştü.

Liiseli detected

(bkz: eric cantona)

bunu 2 yıl once yapıyorlardı o zamandan berı bana cok apacı gelıyordu hala yapanlarıda anlamam. yanı eskıden duzgun tıpler yapıyordu sonradan apacıler yapmaya basladı tabı halada yapan var aman dıyım yapma

14-15 yaşındaki XX photograpy ergenleri yapıyor onu sadece diye biliyorum. Lafım meclisten dışarı.

Geçenlerde bir küçük türütçüde denk geldim böyle haliyle.. Yakışanı var, yakışmayanı da...

dampire+1 ufff bi de yeni moda felan denmis, bizim bi ayagimiz cukurda belki de haberimiz yok.

güneşi arkama alınca ben de kaldırıyorum ensem pişmesin diye :(

dışlananlar adlı profilde sanırım dostum.

yok öyle bir şey. şekil A'da olduğu gibi kesiyorlar çatır çatır

sen de onlara paranı işletim ücreti kesebilirsin. bunun adı vadeli mevduat. istediğin an yapabilirsin.

her sene adini degistiriyolar.

kalkmadı ama mahkeme yoluyla alabiliyorsunuz. hatta direkt bankanızı arayın, bu ne saçmalık ya geri ödersiniz ya da ilişiğimi keserim, tüketici hakem heyetine başvururum filan deyin. genelde geri ödüyorlar müşteriyi kaybetmemek için.

utf-8 charset ve collation kullanmayi denediniz mi?

zaten öyle kullanıyorum.

ä gibi harfler bulunan kelimeleri eksik giriyor veritabanıma.

charset ve collation'in utf-8 olmasi yetmiyor, baglantinin da utf-8 hatta sayfalarin encoding'inin ve apache default charset'inin de utf-8 olmasi gerekiyor. form'u post ettiginizde data latin5 veya latin1'e cevriliyor olabilir o olmasa bile set_names utf8 yapmadiysaniz database'e yazarken baglanti charset'inden dolayi utf-8 gondermiyordur. utf-8'le rusca dahil bir suru dilin bir suru abuk subuk karakterlerini kullanmistim.

şuan tüm php dosyalarım utf-8 olarak kodlanıyor(encoding daha doğrusu), veritabanımdaki tablolarımın tamamını utf-8 olarak açıyorum. sitemin dili zaten utf-8.

zaten bu harfleri ekrana bastırırken sorun yok.
ama veritabanına kaydettiğimde seinälaef gibi bir isim varsa; sein diye kaydediyor.

mysql_query("SET_NAMES UTF8"); diyorum o zaman son olarak. o da olmazsa diyecek biseyim yok.

(bkz: allah yok din yalan)

işte karadelikler falan olur diyola.

temelinde big bang teorisini simüle edebilecekler, kısaca evrenin nasıl oluştuğu bilgisine bir adım daha yaklaşabileceğiz fakat benzin filan ucuzlamaz bence bu işlerle.

isinlanma bulunacak.

şuan varlığı varsayılan atom altı parçacıkların (leptonlar, quarklar vs) hepsi ya kütlesiz yada kütlesi çok düşük. Bu parçacıklara kütle kazandırack bir şey olmalıki "kütle" yani "madde" varolabilirsin. Bu parçacıkların kütle kazanması Higgs alanı teorisiyle açıklanmaya çalışılmaktadır ve eğer bu alan etkileşimin bir ürünü Higgs bozonu bulunursa bu teori kanıtlanmış olur.

Tek cümleyle madde nasıl varoldu sorusuna olan bir cevabı kanıtlamak için

Evrende (Ya da bizim bildiğimiz tekil evrende belki de milyarlarca farklı evrenleri barındıran koskoca bir tarla var) maddeyi oluşturan yapı taşlarını bir arada tutan ve maddeye şeklini veren daha ağır bir atom altı parçacık olduğu yıllardır biliniyor ama bir türlü kanıtlanamıyor, eğer bu parçacık bulunur ve onu yönetebilirseniz, yapılması mümkün olmayan bir çok şeyi de yapabilecek güce erişirsiniz, örneğin insanoğlunun en büyük sorunu enerjiyi %100 verimle kullanabilmek ya da evrende her şeyi bir düzende tutan ama bir türlü kontrol edilemeyen gizli bir enerjiyi ortaya çıkarmak, işte bu süreçte bu proje hayati rol oynuyor, örnek vermek gerekirse birileri çıkıp hoca atomu neden parçalıyorlar ki parçalayınca ne olacak ehuehu demiştir, ama atom parçalanınca ortaya muazzam bir enerji çıktığı kanıtlandı eğer higgs bozonu kanıtlanırsa ve kontrol altında tutulabilirse evrende sonsuz bir enerji kaynağı da kontrol alınmış olacak olay sadece evrenin nasıl yaratıldığı değil yaratılışta etkin rol oynayan atom altı parçacıkların olup olmadığı ve bunları kontrol altına alıp alınamayacağı.

Hiçbir bilimsel yöntem Allahın varlığını ya da yokluğunu kanıtlayabilecek bilimsel sonuç üretemez bunu çok iyi anlamak lazım. ha bir cam fanus yaparsın içine hidrojen, karbon, ve diğer temel elementlerden bir avuç atar ve beklersin sonrasında tek hücreli organizmalar kendiliğinden oluşup sonra bunlar kendiliğinden evrimleşmeye başlar sonra da su oluşur vs ancak o zaman demek ki tanrı yokmuş her şey kendiliğinden oluşmuş dersin ama anti tezi zordur yani milyarlarca yıl o fanustaki elementlerin acaba bir gün oluşacak mı ya da oluşamayacak mı şeklinde beklentinin sonu hiçbir yaşayan insan tarafından tespit edilemeyeceğinden sonucu da olmayacaktır haliyle.

max. yarim saat suruyo valla ben yaparken.

tasa oturma soguk ceker+1

duzeltemezsiniz, paypal baglantisi sicmis. en fazla nyt'e mail atarsiniz bi bakarlar.

volt verilir amper alinir felsefesi uyarinca yakar diyebilirim. iade edin. ayrica bariz belli ki elinize ulasan urun fotograftaki urun degil.

çok büyük sallıyorum, uykulu halimle manavgat'a benzettim

north dakota tarafları bence.

north dakota taraflarında başörtülü teyzelerimizi de görmek varmış.

dim çayı'na da benziyor sanki.

tarsus şelalesi'nin orda da böyle bir yer vardı sanki...

niğde çamardı ecemiş alabalık tesisleri

kastamonu ilgaz tarafida olabilir.
antalya kemer beldibi tarafida oalbilir.
şile-ağva da olabilir
ama dogu karadeniz degil oraliyim bizde boyle yapılaşma yok.

valla bana da kastamonu taskopru'yu cagristirdi.

izmit yuvacık barajının orda aynen boyle bir kafe var, piknik alanı.. hatta bu olabilir. özkayalar mı aslankaplanlar mı ne oyle acayip isimli bir yer.

cevrikkopru ya yanlis yazmisim.

terminale göre değişir o. öyle bir imkan var tabii evet ama ben daha hiç rastlamadım.

mail order deniyor ona diye biliyorum.

her yerde değilse de var.
ben bu şekilde daha önce alışveriş yapmıştım, adam kredi kartı numarasından bilgisayara bişiler yazıp öyle çekmişti parayı.

Direkt pos cihazı üzerinden kartsız alışverişe rastlamadım hiç, farklı sistemler üzerinden olabilir mutlaka ama postan yapılamaz herhalde

yapılabilir ama bankanın bu işlemler için işyerine yetki tanımlaması lazım. genelde sigorta acentesi ya da seyahat acentesi tipi işyerlerinde bu yetki vardır.

sensor doğru söylüyor. mail order falan farklı şeyler, bilgisayara girmek de öyle.
direkt pos'a kart numarasını girerek işlem yapılır.

pembe zımbırtıyı yapıyolar, silindir haline getiriyolar, sonra silindirin bi yerine bıçak gibi ama kesmeyen dümdüz bişeyle bastırıyolar biraz. sonra beyaz malzemeyi sarıp yuvarlıyolar bi güzel. sonra da kek sarmışlar belli ki.

www.annathered.com

christopher nolan'a mail at, inception'daki aletten kargolasın.

kafayı monitöre yakınlaştırıp search kısmına odaklanman gerek.

kanka sen adresini yaz buraya seni arabayla bakırköye gönderecekler orda gerekli alet edevat var

disket lazım.

bir adet google gözlüğü edin
gözlüğün kulaklık kısmını kulağın içine sok
kıçını da hafif aç
uyu !

kasayı yan yatır

polise git, bir ihbarda bulunup, robot resim cizdir, kopyasini verirler mi bilmem caktirmadan fotografini cekip bilgisayara aktarabilirsin.

çizilip ortalığa gideceğine, hep hafızanda çizili kalsın daha iyi.

kafanı fotokopi çek sonra onu sikenırdan taratıp diyanet işlerine yolla.

(bkz: walter bishop)

bunu yapabilmen için MacInTosh lazım yaa.

küçük süprizler yapın.

ağız dolusu küfredip bütünlemeyi, yaz okulunu vs. beklemeli. bunlar da yoksa seneye başka tarzda çalışılmalı. gidip dövecek halimiz yok hepimizin başına geliyor böyle şeyler :)

yaz okulu mu? kredi başı 600 TL olan bir okuldayım desem

hocanin niye birakmak icin kastigini aciklar.

Kitabı poposuna sokun

Üniversite ilkokul değil.Sormaması normal.

anlatmadığı göstermediği yerden soru sorucak bunun adı üniversite mi olacak? herhalde üniversite öğrencilerinin de ermiş gibi bir özelliği var hocanın aklından geçen soru fantezilerini bilmek gibi ha ne dersin?

7d'yi bilmiyorum ama 60d'yi kullanmistim, dusuk isikta cok basarili isler cikarmisti, hic de alinmaz denecek bi makina diil acikcasi.

7d'yi video, 60d'yi fotoğraf için kullandım ve video çekmeyeceksen 60d+lens almak daha makul görünüyor.

@kayranin kedisi,
enteresan... bir cok yerde tam tersini soyleyen review okudum. hatta 60d'nin oynar ekrani sayesinde video cekimlerinin daha rahat yapilabildigi, karanlik ortamlarda cok iyi video ciktisi alindigina dair bir suru yazi var.

60d'nin video performansindan neden memnun degilsin ya da 7d'nin artisi nedir ustadim?

aynı lensle 60d ile sıkıntılar yaşadım karanlık çekimlerde ve bu yüzden 60d görüntülerini kullanamadım yaptığım işte. başka zaman aynı seti tekrar kurup mark ii ile çektim.

hacı kendini ondan aşağı durumda görme. kendini ön plana çıkarırsan ilişkide baskın taraf sen olursun böylece bu düşünceleri o kız düşünür. başka kızmı yok lan de kendine

Birkaç yıl sonra bu yazdıklarını okursan güleceksin.O yaşlarda öyle sıkıntılar oluyor.Rahat ol bence liseli kızlar öyle fazla birşey aramıyor.Tuttuğunu koparan biri gibi davran.

karsindaki kisiyi ciplak hayal et :)

arkadaşın yanında veya değil bunu geç.

ne kadar cesaretli ol özgüvenli ol , kızı sıçarken düşün o senden ne yukarı ne aşağı desek de bir anlamı yok. Bu kişide ya direk olan birşey yada çevrenin zamanla sana getirdiği bir özellik . Gidip konuşmak zor kimine görede kolay.

Bende senin gibi oldum hep. Ama bazı günler deli gücü gelmiş gibi olurdum süper olurdum konuşurdum .

Hayatta başka alanlarda çok başarılı mutlu olup özgüvenini depolayıp kıza boşalt :)

@tasa oturma soguk ceker; 18 yaş için pek işe yarar bu sonuç olmaz bu :)

Rahat ol, cidden en basit cevap en doğrusudur bazen, kasma relax, en kötüsünü düşün onu kabullen sonra ben bora de gerisi gelir zaten :)

@lunedor; kardeş emin ol zaten çıplak hayal edemem vücut yapımız pek uymuyor felaket olur yani :))

geçen dolaşırken böyle bir site buldum
adam kendine güven nedir ne degildir anlatmış
Bugün de arkadaşlık ve sevgililik üzerine yazmış

Bi oku, mantıklı şeylere benziyor.
badakguncesi.blogspot.com

rekabet.

öncelikle özür dilerim soruna cevap vermediğim için ama tutamadım kendimi. noktalama işaretleri çok yararlı şeyler.

noktalama işaretleride önemli tabiki :) bayağ katkısı oluyor denendi. :)

cruzer4 kullanıyorum memnunum ama. bu berberledekilerden al bulabiliyosan kesinlikle.

Eminönün'nde, Kadıköy'de, Mecidiyeköy'de yerde satıyorlar böyle 15 liraya fosforlu turuncu şeyler. Al kullan gitsin. 6 ay sonra bozulsa ne yazar..

www.philips.com.tr

sac sakal her turlu, yillardir kullaniyorum, sapa saglam.

mesele fiyat performanssa karfurda indirimdeyken aldığım "karfur home" markalı 5 liralık saç-sakal kesme makinasını tavsiye ederim. indirimsiz fiyatı da olsa olsa 15-20 tl dir herhalde. gayet memnunum. şarjlı.

ne kadar kedi sevdiysem hepsi ayni moddaydi, kendim bakmadigim icin kesin bisey diyemicem ama bana normal geldi.

Sokak kedisiyse ya da sokakla irtibatı varsa kuduz riski var,tırnaklarından uzak durun.Ev ahalisinden ufak bi çocuk(varsa) veya başka biri hayvana şiddet uygulamış olaibilir,ufak kedilerde bu durum saldırganlığa sebebiyet verir.Her şeyi geçtim şiddet uygulanmasa bile kedi fazla afkalanmayı,sevilmeyi sevmiyor olabilir.Hepsini bi kenara bırakırsak kedi çok ufaksa zaten ele alınmaktan hoşlanmaz,kaçmaya çalışır yada sürekli bi yerlere ulaşmak istiyormuş gibi hareket eder bu da normaldir =)...

@yqzkrttpli amma yaptın be hacı..

durum gayet normal, kedinin tek amacı oyun oynamak istemesi. 4-5 tane kedi besledim, saydığın özellikler hepsinde vardı. büyüyünce geçiyor bunlar merak etme. senin yapman gereken kedinin enerjisini boşaltmak biraz. eline kolunu ısırıyorsa sende iple, topla falan oynat.

oyun oyun, ısırdıkça tırmaladıkça patilerine pıt pıt vurun alışmasın diyolardı vurdukça daha da azıttı ayı yavrusu, sonuç: nazlı bi kedi + çizik kollar.

Şimdi ısırma ve kol çizme dediğimiz şey herkes tarafından aynı şiddette algılanmayabiliyor. Siz sanki kedinin kabahati gibi anlatmışsınız. Dişlerini geçirmeye çalışıyor ve tırnaklarını bıçak gibi kullanıyor sanki anlatımınıza göre. Ben öyle olmadığını tahmin ediyorum. Her yavru kedide olan bir şey, oyun oynuyor.

Tecrübelerime ve diğer insanların tecrübelerine dayanarak söylüyorum; ısırdığında canınız yanmaya başladığında elinizi çekip acıdığını belli edin. Tırnak için de aynı şey geçerli. Şiddet uygulamayın herhangi bir şekilde. Zamanla o da ısırmanın ve tırnaklamanın bir sınırı olduğunu anlayacaktır. Oyun çağında kediciğiniz, o yüzden böyle hareketli ve kontrolsüz olması normal. Yardımınızla bazı şeyleri anlayacaktır.

Bu arada, tırnaklarını kesmenizde veya kestirmenizde fayda var.

@eyyorlamam bu gadar

yahu ben olasılıkları saydım sadece :D
sokakla ilişkisi olan bi kedinin kuduz virüsü taşımayacağı garantisi verebilr misin bana,yaşanmamış bişe değil bu =) ...
Dediğim gibi olasılıklar üzerinden hareket ettim.Bu demek değildir ki şu an bahsi geçen kedinin kuduz olduunu iddaa ediyorum.Yok öyle bişey :D
Bende 5-10 tane kedi baktım (önce iki tanelerdi soora noolduysa çoğaldı bunlar tabi ondan :P )
zaten söyledim kedi yavruysa ele alınmayı sevmiyordur falan diye :D
bahsetmemiş olsam da oyun unsuru da bunlardan biri elbet farkıdayım bende :D

Ev biraz kalabalik herkes sevmek istiyo o yuzden galiba o zaman saldirganligi. Kuduz asisi falan da yaptirmadim ama sokaktan gelme degil. Kolumu kizartiyo hergun ole cok takmam da kuduz durumundan biraz tirstim :)

Annesinde babasında kuduz yoksa ve sürekli evde bakıldıysa kuduz falan olmazsın merak etme. Bizim ufaklıklardan biri taşıma esnasında canı yanınca dişlerini geçirmişti parmağıma. Kanayınca telaş yapmıştım ama herkes aynı şeyi söyleyince rahatladım. Sen benim kolları görsen, ohoooo... :)

Kuduz falan olmazsın merak etme. Biraz oyun, biraz da terbiye, al sana dünya tatlısı bir ev hayvanı. :) Bir de fotoğraf paylaşsan çok güzel olur, merak ettim sıpayı. :)

biraz oyun, biraz tanıma, biraz da dişleri tırnakları kaşındığı için yapıyordur ancak böyle alıştırırsan böyle devam eder genelde. o yüzden ısırmaları tadında kalsın, alışkanlığa dönmesin.

ısırması normal ama alıştırmamak için poposuna hafifçe vurulabilir. büyüdükçe ısırması azalır.

Kesin olarak istifa eden kişiye hiçbir tazminat ödenmiyor. (yamulmuyorsam)

tazminat yok. kesin.

istifa edip yarın gelmiyorum dediyseniz ihbar tazminatı ödemek durumunda bile kalabilirsiniz...

@kakao yok 15 gün çalışıyorum. yani kaldı 1 hafta daha

çalışır durumdayken 6 aylık olunca izin kullanmanıza izin verebilirler. ama senenin dolmasına 2 hafta kalmış bile olsa değil 14 gün 1 gün bile yıllık izin parası vermezler.

kendimden biliyorum. inanamadım da avukata sordum hatta. çok saçma... tazminat gibi kıstelyevm olmalı..

@darkrocq mantıklı evet. ama ben anlaşmalı çıktım misal, 4 yıl olmasına 3 hafta kalmıştı. böyle bir şeyin olacağını asla tahmin etmediğim için beklemedim...

E tamam işte inançlarını sorgula. Körü körüne inanma. Aklın senin en büyük silahındır onu kullan. Neden bir şeye inanmak için kendini zorluyorsun ki?

Pek çok bilim insanının inançsız olma üzerine söyledikleri;
www.youtube.com

insanın başına kötü şeyler geldikten sonra inandığı şeylere yönelir. ama o zaman geç olur tabi. başına buyruk yaşadığın zaman çok pişman olursun. ama içinde inancın olduğu zaman doğruyu yanlışı görünce karar vermede zorluk çekmezsin, yanlışa, kötüye el sürmezsin kızım. diyceğim o dur ki geri dönemeyeceğin hatalar yapmadan, üzülmeden, pişman olmadan güzel olan yolda ilerlemen, demiyorum ki kötü bir insansın, içinde iyilik var, akıllısın da ama rehberin olmadan kötülüklere her zaman açıksın akıllı biride olsan bu böyle.

sana sor, sorgula diyeceğim. direk islamdan başlayacaksın. o yüzden ilk önce inanç nedir, inanmak ve bilmek nedir, vs gibi temel kavramlardan yola çık.

direk eline islamı öğreniyorum kitabı alma.
çünkü inanmakla kalmayıp, ibadet de etmen gerekiyor. kaldırabileceğin şeyler mi bunlar?

bir de, eğer bahsettiğin hissiyatlar hakikaten kuvvetli ise onlar bende ve çoğu insanda yok.

eğer kişisel fikrimi sorarsan, bunların alayı çok komik.

ben gözümün gördüğüne inanırım, sen kalbinin. sonuçta bunu da sen seçeceksin.

gözün nerede?

edit: bir de exla isimli şahısa neden tik atmıyorsun,, ilgi gösterip cevap veriyor. illa sana inan diyenlere mi tik atıyorsun? ilk önce büyü. inanmak iq ister. sen bu konuda 1-0 eksik baslıyorsun. kolay gelsin.

exla, salla abi, cevap verme.

Ha bir de senin duruma benzer bir şeye inanma ihtiyacını hisseden insandan farklı bir bakış açısı. Sonuna kadar izlemek gerek: www.youtube.com

Ben 8-10 yaşında ateistliğe adım attım, şuan hiç bir inancım yok, en ufak bir şey bile hissetmiyorum, çoğu insanın inançlı olmasından mütevellit, sürü psikolojisi falan, yanlış yaptığımı düşünüyorum, zaman zaman ateistliğimden rahatsız oluyorum , yani olur öyle, çok takılma, ayrıca ben gizli ateistim, çevremdeki çoğu kişi bilmez, ailem, arkadaşlarımın çoğu, onlardan saklamakta ayrı bir rahatsızlık veriyor ama öyle bir olay görüyorumki sokayım öyle inanca diyorum. Çoluk çocuk olsa, ne bileyim çocuklarına falan zarar gelmesini istemeyeceğinden, korkar, dönersin belki dine.( ki bir arkadaşım böyle oldu)

vicdaniniz rahat degil veya bir bosluk hissediyorsunuz ama yasiniz genc oldugu icin eglencenin dibine vurmak istediginiz halde dinin hayatinizi kisitlayacagindan korkuyorsunuz dolayisiyla allah yok din yalan diyip vicdaninizi rahatlatacak insanlar ariyorsunuz.

Üniversite son sınıfta bir rüya görmüştüm rokoko; savaş, felaket ortalık toz duman gencecik çocuklar ölmüş ben ağlıyorum korkuyorum herkes bir yana koşuşturuyor fln, ortam berbat. Uzatmayayım ayrıntıları, tam rüyadan uyanacakken bir ses duydum, hala vaktin var neyi bekliyosun!? diye. O kadar gerçekçiydi ki nasıl korktuğumu anlatamam... Yalnızdım bi de. Yani benim anladığım hala vakit varken neden namaz kılmıyosun örtünmüyosun şeklindeydi. Günlerce etkisinden çıkamadım. Yani içinde bişeyler varsa inanmak adına zaten kafanı buna takman normal. Vicdanını rahatsız edecek bişeyler yapmışsındır, içten içe pişmanlık duyup inancına sığınmak istiyorsun belki ama elde avuçta inanç namına bişey yok. Bu durumdasın bence sen. Geçici bir evre bence herkes yaşıyor bunu.

Duyurunuza salça olarak bir de şunu merak ediyorum bilen varsa söylesin lütfen: Ölmüş insanlar genelde daha senin vaktin gelmedi zamanın dolmadı vs derlermiş ya hani (Işığı görenler anlatır bunu). Neyin ne zaman olacağını nerden biliyorlar bu kişiler?

alakasiz yalniz medyum memis ve keko ikilisinden baska hislerim acayip kuvvetlidir diyen adam gibi adam gormedim. nasil bir cocuklugunuz vardir arkadas sizin, sagdan soldan senin 1 milyon turevini bulup olay cikarabilirim.

cevaben inanc mevzulari kisisel olgunlukla da alakalidir yas demiyorum bak, daha usturuplu zamanlarinizda, inanma istegi duyar ve inanirsiniz, akisina birakin bence.

bence içinde o duygular olmasaydı şu an böle hissetmezdin. üzerine gitmeni tavsiye ederim. hayatında öyle olmadığını düşünsen de eksikliğini hissediyorsun bence. inançlı olmak, bizi koruyan gözeten bir güce inanmak insanı iyi hissettirir.

dinden haberi olmayan eskimoları hristiyan bir misyoner ziyaret etmiş ve dini anlatmış

eskimo- hmmm peki ben bunları bilmeseydim günahsız olduğum için cennete mi gidecektim ?

misyoner- evet çünkü bilmiyordun

eskimo- o zaman niye söyledin ?

din sana önce hastalığı verir sonra şifayı sunar. hepsi dönegelen delilik.

Bir eskimo'ya gelip biri dini anlatırsa o da "neden dedin" derse zaten o adam dini öğrenememiş demektir. Amacını kavrayamamış demektir. Şuraya yazanların %80'i dini rahatlama veya cennete gitmeye araç olarak görüyor. Din bir ihtiyaçtır. Din bir "rica ederim"dir. Bir aleykümselamdır. Din bir geri dönüştür. Din bir teşekkür biçimidir.

Gelelim içindeki o inanılmaz boşluğa. (Yuhh lafa bak). Eğer yapmadığın şeyler için pişmanlık duyuyorsan hala kalbin temiz demektir. Ama 2-3 sene daha bu şekilde gidersen o vicdan azabı da gidecek ve hiç bir şey hissetmeyeceksin. Ben 8 yaşından beri ateistim ulan diye gururla bile dolaşabilirsin. ki görüyoruz çevrede.

Öneri istersen eğer. Namaz kıl. Şurda yabancı değiliz açık açık konuşayım. Öyle ahım şahım müslümanda değilim. Namaz kılmaya başladım 3 sene önce. Farkettim ki tüm kötülüklerden teker teker soğuyorum. Yakın zaman da o kötülüklerin içine girdim, bu sefer namazdan soğuyorum. Choose your side brother. Hey gidi kareem said.

cast ajanslarina kaydolup figuran olarak baslayabilir, kisa zamanda cevre yapabilir, kendinizi sevdirip ufak tefek tek cumlelik seyler yapabilir, ya da yine paramizi vermedi ibneler diye kufredip hobinize kusebilirsiniz.

ajanslar.

tiyatro kursuna git önce, daha fazla şey öğrenip, değerli bir birey olduğunun farkına varırsın, özgüvenin de artar.

otomatige alin once. ayrica internet explorer'in proxy ayarlarindan proxy'i de kapatin.

çok teşekkürler aynısı yaptım direk düzeldi.

iron sky izleme.

our idiot brother izleme

chroncile'ı da arkadaş izleme dedi 30 minutes or less'e de kötü demişler sözlükte

O arkadaşını boşver sen. Eğer Cloverfield falan sevmişsen Chronicle'ı da seversin. Herkese gitmiyor handycam. Hatta yazmıştım şurada: www.eksisozluk.com

adobe acrobat'in pro surumune link verince butun siteyi pdf'e ceviriyor.

bisiklet + kamp malzemeleri + balık malzemeleri + yiyecek içecek = bozcaada - küçükkuyu - ayvalık gezisi.

direk giderdim. hatta ben bunu 400 tl ile yapacağım.

bahis ? :)

bana kalsa da yiyelim içelim gezelim ama yatırım amaçlı diyelim, 2 seneden önce de beklenti yok diye ekleyelim

girişimci gençler bulup fikirlerini dinleyip -beğenirsen- onlara sermaye sağlayabilirsin. düşünsene, büyüyebileceğini düşündüğün bir işe sadece yatmakta olan paranı katarak yüzde 20-30 bir hisseye sahip olabilirsin.

borsaya yatır. koç grubu hisselerinden birini al. sırasıyla ttrak, tüpraş, fordoto vb.

hesap numarasi veriyorum, Garanti Bankasi 123-456789

Saka bi yana 3bin lirayla yatirim felan olmaz ama guzel bir baslangic yapilabilir, henuz yoksa ozel emeliklilik hesabina baslanabilir. 3 bin lirayi tiko yatirin, baslangicta ne kadar cok para yatirirsaniz ilerde o kadar yuksek getirisi olacak. Ayrica belli periyodlarda odeme zorunlulugu olmasi da zorla tasarruf yaptirmasi acisindan cok faydali gercekten. 10 seneden once cikmayi kesinlikle dusunmemeniz ve maksimum fayda icin planin bitis zamanini beklemeniz gerekiyor cidden. Zor bir yol tabi.

iddia efendim başlıklarımı incelerseniz en son 500tl olmuştu 6bin tl riskli ve iyi getirili.
düşünsene 3 tane maç yazsan ve 1 e 3 verse yarın 9bin tl olucak bu paran.
(birilerinin cehenneme dön sesini duyar gibiyim)

Hazine bonosu, altin vs. olabilir. Cok kazanmazsin ama bir seyler gelir iste. Eger daha fazla kazanmak istiyorsan borsaya bakmalisin. Fakat bu islerden anladigin bir tanidigin falan yoksa hic bulasma. Bunlarin disinda internet uzerinden bir seyler yapilabilir belki. Nis bir alanda site, blog acip trafik saglayarak reklamlardan veya affiliate programlarindan para kazanabilirsin. Elindeki parayla da hosting, ad words, icerik girmesi icin adam tutma, vs. masraflari karsilarsin ama bu da oyle hemen olacak bir is degil. Acacagin sitenin icerigini falan iyi dusunup/arastirman lazim; sonra da trafik olusmasi icin biraz zaman gecmesi gerek.

macera değil de yatırım istiyorsan altın bence 2 sene hiç dokunmayacaksan paraya en uygunu.

İslâm Hukuku'nda Gayrimüslimlerin Vatandaşlık Statüleri

Giriş

İslâm hukukunda dini inanç özgürlüğü açısından gayrimüslimlerin vatandaşlık hakları başlangıçtan günümüze kadar hiçbir zaman tartışma konusu olmamıştır. Bunun yegâne istisnasını bazı İslâm hukukçularının Arap müşrikleri, mürtedler ve Ehl-i Kitap kapsamıyla ilgili bazı farklı yorumları oluşturmaktadır. Kur’ân, Ehli Kitab’ı cizye ile yükümlü tutmakla, onların vatandaşlık statüsüne sahip bulunduklarını zaten beyan etmiş olmaktadır (Tevbe Sûresi, 9/29). Mecusilerin vatandaşlık hakkına sahip olacakları ise Peygamberimizin tatbikatına dayanır (Buhari, Cizye, 1; Tirmizi, Siyer, 31). İslâm hukukunda Mecusilerin vatandaşlık hakkına sahip oldukları konusunda ihtilaf olmamakla birlikte, onların Ehl-i Kitap kapsamına dahil olup olmadıkları konusu tartışmalıdır. İmam-ı Azam Ebu Hanife’ye göre Peygamberimiz Ehl-i Kitap olmadıkları halde Mecusileri vatandaşlık statüsüne dahil etmiştir. Yine, Hanefîlere ve Malikîlere göre, İslâm’da Ehl-i Kitap, Mecusi, müşrik, hattâ ateist bile vatandaşlık hakkına sahip olabilmektedir. Kısacası, vatandaş olabilmek için insan olmak yeterlidir. Gayrimüslimlerin vatandaşlık statüleriyle ilgili tartışmalar, daha ziyade eşitlik düsturunu ilgilendirmektedir. Biz, bu makalede gayrimüslimlerin vatandaşlık sözleşmesinin hukuki niteliğini özgürlük prensibi, kapsamını ise eşitlik prensibi açısından inceleyeceğiz.

Vatandaşlık Sözleşmesinin Hukukî Niteliği

İslâm hukukunda gayrimüslimlerin vatandaşlık sözleşmeleri, eman (himaye hakkı) müessesesine dayanır. Eman müessesesi kendi içinde geçici ve daimî niteliğiyle iki gruba ayrılır. Geçici eman, uluslararası nitelikte devlet başkanının yetkisine bağlı olan ve başlangıcı itibariyle bağlayıcı olmayan bir akit olarak kabul edilir (Kasani, VII, 109). İslâm hukukunda vatandaşlık sözleşmesi ise, Müslümanlar açısından tek taraflı bağlayıcı bir sözleşme olarak değerlendirilir (Kasani, VII, 107). Farklı bir ülke vatandaşı olan herhangi gayrimüslim bir kişinin gönül rızasıyla vatandaşlığı kabul etmesi, vize süresinin bir yılı geçmesi, gayrimenkul satın alması veya evlilik gibi sebeplerle vatandaşlık statüsünü kazandığı bilinmektedir. Ayrıca savaşın hangi merhalesinde olursa olsun, vergisini verme taahhüdünde bulunan gayrimüslim düşman bir kişinin vatandaşlık sözleşmesini kabul ettiğini beyan etmesi kâfi görülmektedir. Savaşta ısrar edenlere de, yenik düştüklerinde vatandaşlık hakkı tanınmaktadır (Zeydan, 25 vd.).

İslâm hukukunda vatandaşlık sözleşmesi “müebbet eman” diye isimlendirilir ve daimi bir statüyü ifade eder (Kasani, VII, 110). Bilindiği gibi, ticari sözleşmeler bozulabilir, ebediyet şart olmakla birlikte evlilik sözleşmesi de bozulabilir; fakat gayrimüslimlerin vatandaşlık statüleri, gerektirici bir sebep olmadıkça Müslümanlar açısından hiçbir zaman bozulamaz. Hanefi Mezhebi’nde ceza vakaları vatandaşlık anlaşmasının feshini gerektirmez. Vatandaşlık anlaşması sadece gayrimüslim vatandaşların ya düşman bir ülkeye sığınmaları ya da isyan etmeleriyle hükümsüz kalır (Kasani, VII, 106-107, 112). Bu konuda temel yaklaşımı Hanefilerinkinden farklı olmamakla birlikte, İmam Şafii başlangıçta şart koşulması durumunda, ilgili şartların ihlalinin de anlaşmayı hükümsüz kılacağı kanaatindedir (Şafii, IV, 208-211).

Fıkıh literatürümüz, Müslüman veya gayrimüslim bir vatandaşı vatandaşlıktan çıkarma kavramına yabancıdır. Çünkü İslâm hukukunda vatandaşlık sözleşmesi yönetim yetkisinin dışında kabul edilmektedir. Bu sebeple devlet başkanının bile gayrimüslimlerin vatandaşlık sözleşmelerini feshetme yetkisi yoktur (Kasani, VII, 109; Hamidullah, 210). Bu durum, insana değer vermenin ve hukukun üstünlüğü ilkesinin tabii bir sonucudur. İslâm dünyasında katliam ve soykırım türü bir hâdisenin meydana gelmemiş olması bu düsturla yakından alâkalıdır. İslâm tarihinde en radikal çözümler bile iskan politikasıyla sınırlı kalmıştır. Konunun ayrıca, modern vatandaşlık kavramının 20’nci asırda ortaya çıkan ulus devlet kavram ve niteliğiyle de alâkası bulunduğunu, yani modern dönemde vatan ve vatandaşlık kavramlarının farklı ve özel boyutlar kazandığını kaydetmek gerekir.

Vatandaşlık Sözleşmesinin Kapsamı

Gayrimüslimlerin, can, namus, çocuk ve mallarının dış ve iç tehditlere karşı korunması, dini hakları, İslâmî ibadetlerden muafiyetleri, cizye ile yükümlü olmaları, asayiş ve emniyet faktörü vatandaşlık hakları kapsamında değerlendirilebilir. Biz burada ilgili konular hakkında genel bilgiler vermekle yetineceğiz.

a. Dış Güvenlikleri

Vatandaşlık sözleşmesinin gereği olarak gayrimüslimlerin haricî ve dahilî tehditlere karşı can, namus ve mal güvenliklerini sağlamak Müslümanların garantörlüğündedir (Kasani, VII, 111). Peygamberimiz (s.a.s.) bu garantörlüğü, “Onlar Allah’ın ve Resûlü’nün zimmetindedir.” (Tirmizi, Siyer, 48) ifadesiyle tanımlar. Hz. Ömer (r.a.), vatandaşlık sözleşmesinin, onlar uğruna savaşmayı bile gerekli kıldığını belirtir (Buhari, Cihad ve Siyer, 174). Halid b. Velid’in Hire halkıyla yaptığı vatandaşlık anlaşmasında ise şu ifadeleri görüyoruz; “Eğer verdikleri sözleri tutar, ahitlerini muhafaza ve şartlara riâyet eder, Müslümanlara karşı vergi borçlarını öderlerse, o vakit onlar için bir gayrimüslim vatandaşa tanınan haklar eşit olarak tanınır. İç ve dış düşmanlara karşı onların müdafaasını yapmak, can ve mal emniyetini sağlamak bizim vazifemizdir” (Ebu Yusuf, 143-144).

Gayrimüslimlerin dış tehlikelere karşı korunduğunu ilk dönemlerden itibaren görmekteyiz. Suriye’nin fethi esnasında ordu kumandanı Ebu Ubeyde b. Cerrah (r.a.), Şam bölgesi Hıristiyanlarıyla sulh anlaşması yaparak onları zimmete kabul eder. Gayrimüslimler İslâm devletinin adil ve insani davranışı, Müslümanların dürüstlüğü ve iyi ahlâkı karşısında duydukları hayranlık ve memnuniyet sebebiyle, Müslümanlar lehine, savaş hazırlığı içinde olan Rumlardan bilgi getirmeye, İslâm devleti için casusluk yapmaya başlarlar. Rumların savaş hazırlıklarının ciddi sayılabilecek bir noktaya ulaşması karşısında Ebu Ubeyde (r.a.), bölgedeki Müslümanlarla sulh anlaşması yapmış bulunan memleketlerin valilerine birer mektup yazarak, gayrimüslimlerden toplamış oldukları cizye ve haraçları iade etmelerini emreder. Gayrimüslimlere hitaben de şöyle yazar: “Biz, sizden almış olduğumuz mallarınızı size geri iade ediyoruz. Çünkü, bize gelen haberlere göre Rumlar büyük bir savaş hazırlığı içindeler. Halbuki biz, bu malları sizin canınızı, malınızı ve memleketinizi korumak için almıştık. Şu anda biz buna muktedir değiliz. Sizden aldıklarımızı geri veriyoruz. Allah bizi, düşmana karşı muzaffer kılarsa, önceki şartlara yine bağlıyız.” Bu talimat üzerine alınanlar iade edilir (Ebu Yusuf, 139).

O esnada gayrimüslimler ise şöyle derler: “Sizlerin idaresi ve adaleti, daha önce içinde bulunduğumuz zulüm ve zorbalıktan bizim için daha iyidir. Bizler, sizin valinizle birlikte Herakl’ın ordusunu şehirden kovacağız.” Oradaki Yahudiler de harekete geçtiler ve “Tevrat üzerine yemin ederiz ki, Herakl’ın kumandanı, bizi mağlup ve yok etmeden Hıms şehrine giremeyecektir” dediler ve şehrin kapılarını kapatıp müdafaa ettiler. Müslümanlarla anlaşma yapmış olan diğer şehirlerin Hıristiyanları ve Yahudileri de aynı şekilde hareket ettiler ve şunları söylediler: “Eğer Bizanslılar ve onlara bağlı olanlar, Müslümanlara galip gelirlerse, bizler daha önceki (kötü) halimize döneriz; biz, Müslümanlardan bir kişi de kalsa, onlara verdiğimiz söze bağlı kalacağız.” Allah, Müslümanlara zafer nasip ettiğinde bu insanlar, şehirlerinin kapılarını açtılar, davul ve zurnalarını çıkarıp oynadılar (Belazuri, 195-196).

b. İç Güvenlikleri

Gayrimüslimlerin can, namus ve mal güvenlikleri dış tehlikelere karşı korunduğu gibi iç güvenlikleri de sağlanmaktadır. İslâm muhakeme hukukuna göre kul hakkı ile ilgili davalarda davacı veya davalının dinî kimliğinin verilecek hükme hiçbir olumsuz etkisi yoktur. Hattâ İslâm hukuk tarihinde değil Müslüman bir kişinin, devlet başkanının bile gayrimüslim bir vatandaşla beraber muhakeme edildikleri bilinmektedir. Böyle muhakemelerde Müslüman hakimlerin halifelerin aleyhine karar verdikleri vakalar vardır.

İslâm ceza hukukuna göre, Müslüman ve gayrimüslim vatandaşlar eşit hükümlere tabidir. Bir Müslüman’ın bir gayrimüslim vatandaşı öldürmesi durumunda Ebu Hanife’ye göre kısas hükümleri uygulanmaktadır. Çünkü Kur’ân’da “nefs/insan” kelimesi kullanılmıştır (Mâide Sûresi, 5/32). Nefs kelimesi de inanan inanmayan herkese şamildir. İbn Abbas, diyet yönüyle Müslüman ile gayrimüslim vatandaşın eşit olduğunu belirtir. (Kâsânî, VII, 252)

Müslüman ölülere saygı gösterildiği gibi gayrimüslimlerin ölülerine de saygı gösterilmelidir. Hayattayken gayrimüslimlere hakaret edilemediği gibi mezarlıktaki kemiklerine de hakaret edilemez. Müslümanlara iftira etmek yasak olduğu gibi gayrimüslimlere de iftira etmek yasaklanmıştır. Şâyet bir Müslüman bir gayrimüslim kadına tecavüz ederse bir Müslüman kadına tecavüz ettiğinde kendisine verilecek cezanın aynısıyla cezalandırılır (Hamidullah, 174).

Gayrimüslimlerin mal varlıklarına riâyet edilmektedir. Müslüman bir kişinin gayrimüslim bir vatandaşın malını çalması durumunda hırsızlık cezası tatbik edilir. Hattâ dini açıdan Müslümanlara haram olan içki ve domuz gibi mallar gayrimüslimlerin mal güvenlikleri kapsamına dahildir. Her ne kadar bu mallar Müslümanlar açısından kıymeti haiz bir mal (mal-ı mütekavvim) olarak değerlendirilmeseler bile, gayrimüslim sahiplerince mali bir değer ifade ettiği için bu mallara dokunulamaz. Hakim kanaate göre, Müslüman birisinin bu mallara zarar vermesi durumunda tazmin etmesi gerekir (Serahsî, Mebsut, XI, 102).

c. Dinî Hakları

Peygamberimiz (s.a.s.), hicretle Medine’yi şereflendirdiklerinde, değişik inanç, değişik düşünce ve farklı etnik gruplarla yaptığı sözleşmeye (Medine Sözleşmesi) milimi milimine riâyet edilmiş; dini, ırkı, sosyal seviyesi ne olursa olsun, fevkalâde bir hassasiyetle herkesin hukuku gözetilmiş ve uzak-yakın çevreye göre “Medine-i Münevvere” bir “dâru’l-emân” hâlini almıştı. O çağ bir altın çağdı ve Peygamber Şehri de Cennet bahçelerinden bir bağdı. Bununla beraber özellikle son zamanlarda Medine vesikasının bir anayasa olarak takdim edildiği ve çok hukukluluğun bir referansı olarak kullanıldığı görülmektedir. Oysa tarih kitaplarında ilgili vesikanın bir anlaşma metni olduğuna dikkat çekilir. Bu yüzden, müteakip dönemde ilgili kabileler ile yapılan muhasara ve muharebelere sebep olarak, onların mezkûr anlaşmayı bozmaları gerekçe gösterilmektedir. Dolayısıyla Medine vesikasının, daha ziyade uluslararası ilişkileri, daha doğrusu, bir konfederasyon içi ilişkileri ilgilendirdiği söylenebilir. Belki de bu sebeple zimmet hukukunun anlatıldığı siyer bölümlerinde ve ahkâmu’z-zimmiyyin türü eserlerde Medine vesikasına pek atıf yapılmaz. Burada Hz. Ömer döneminde Tağlib kabilesiyle yapılan anlaşmanın bazı dini-hukuki sonuçları bulunması sebebiyle, bu anlaşmanın ilgili bölümlerde ve ilgili eserlerde anlatıldığına işaret etmek yerinde olacaktır (Ebu Yusuf, 66-67, 120 vd.). Tabii ki bu yorum, Medine vesikasının orijinalitesini inkârı ima etmez. Medine vesikası, barış düsturunun yanı sıra, konfederasyon içi ilişkilerde dayanışma ve yardımlaşma düsturunu hayatiyete geçirmesi yönüyle ebette çok büyük önem arz eder. Medine vesikası iç hukuku ilgilendirmez. Bununla birlikte şu söylenebilir ki, sözleşmenin yapıldığında Medine’deki Müslüman ve gayrimüslim toplumlardan her birinin iç hukukları açısından serbest oldukları a priori bir gerçek olarak kabûl edilmiş ve bundan dolayı anlaşmada bu konuya yer verilme gereği duyulmamış da olabilir.

İç hukuk yönüyle İslâm hukukunda genel düstur mülkilik prensibidir. Diğer bir ifade ile, İslâm ülkesinde yaşayan herkese, dini kurallarıyla ilgili olmayan hususlarda dinleri ne olursa olsun İslâm hukuku eşit olarak uygulanır. Bu bakımdan Müslüman bir devletin hakimiyeti altında yaşayan gayrimüslimler, vatandaşlıkla ilgili hükümlerde İslâm hukukuna tabidir. Muamelat ve ceza konuları da bu kapsama dahil olmakla birlikte (İbn Abidin, IV, 128-129; Şafii, IV, 180), evlenme, boşanma ve miras gibi hususlarda gayrimüslimler kendi kitaplarına göre davranırlar, davranabilirler. Peygamberimizin “Müslümanların hakları onların da hakları, Müslümanların sorumlulukları onların da sorumluluklarıdır.” hadisi (Tirmizi, Siyer, 48) hukukî prensibi beyan eder.

Fıkıhta gayrimüslimlerin dini hükümleriyle ilgili konulardaki genel prensip, “dini hükümlerinde gayrimüslimleri inançlarıyla baş başa bırakınız!” (Kasani, VII, 147) ifadesiyle özetlenir. Esasen Müslümanlarla gayrimüslimler arasındaki eşitlik ilkesinin yegâne istisnasını dinî hükümler oluşturur. Dini hükümler de, gayrimüslimlerin dinî hükümleri ve Müslümanların ibadet kategorisinde değerlendirilen dinî hükümleri olmak üzere iki kategoride değerlendirilebilir.

İslâm’da gayrimüslimlerin dinî değerlerine ve dinî hükümlerine dokunulmaz. Peygamberimiz, Necran Hıristiyanlarını Mescidü’n-Nebî’de kabul etmiştir. Tartışmalar ortasında Necranlılar konuşmalarını yarıda keserek dışarı çıkmak isterler. Peygamberimiz sebebini sorduğunda onlar, “Bizim için ibadet vakti geldi ve biz onu tam vaktinde yapmak istiyoruz.” diye cevap verirler. Peygamberimiz, “İbadetlerinizi burada Mescid’de de yapabilirsiniz” buyururlar. Bu, onlar tarafından kabul edilir. Hıristiyanların kıblesi doğu olduğundan, onlar Mescid’de doğuya doğru yöneldiler (İbn Hişam, II, 574). Ayrıca Necranlılar ile yapılan sulh anlaşmasında mabetlerine dokunulmayacağı, patrik ve rahip atanmalarına karışılmayacağı Peygamberimiz tarafından belirtilmiştir (Ebu Yusuf, 72, 73).

Gayrimüslimler, dini inanç esaslarını kendi çocuklarına öğretme ve onları kendi inançları istikametinde eğitme hürriyete de sahiptir. Peygamberimiz zamanında Medine Yahudilerine ait, sinagog ve eğitim müessesesinin her ikisini ihtiva eden Beytü’l-midras bulunmaktaydı (Hamidullah, 217; İbn Hişam, II, 552, 558). İslâm tarihinde rahip yetiştiren okullar hiçbir zorlukla karşılaşmamıştır. Ayrıca mevcudiyetlerini devam ettirme adına değişik vakıf ve cemiyetler etrafında bir araya gelmeleri engellenmemiştir. Hattâ İslâm hukukunda Müslüman bir koca, Ehl-i Kitap olan karısını kendi dinine göre ibadet etmekten, oruç tutmaktan, kiliseye gitmekten menetme hakkına sahip değildir (Bilmen, II, 105). Dahası, yukarıda ifade edildiği gibi, dinî kurallarla yakın ilgisi bulunan şahıs, aile ve miras hukuku alanlarında gayrimüslimlere dinî hükümlerini uygulamalarına müdahale edilmemiştir. 1917 tarihli Hukuk-ı Aile Kararnamesi’nde Müslüman, Yahudi ve Hıristiyanlara göre ayrı ayrı hükümler belirlenmesi (Çeker, 32 vd.), dine saygılı yönetim anlayışını yansıtmaktadır.

d. İslâmî İbadetlerden Muafiyetleri

Genelde Müslümanlarla gayrimüslimler arasında eşitlik düsturunun ihlali olarak yorumlanmasına sebep olsa bile, esasen gayrimüslim vatandaşların cizye ile yükümlü olmaları zekâtın ve askeri hizmetlerin (cihad) dinî niteliğinden kaynaklanmaktadır. Temel düstur olarak gayrimüslim vatandaşlar Müslümanların dini yükümlülükleriyle muhatap değillerdir (Zencani, 99). Çünkü fıkıh literatürümüzde namaz, oruç ve hac ibadet kategorisinde değerlendirildiği gibi, zekât ve cihad da (askeri hizmetler) ibadet kategorisinde değerlendirilmektedir. Bu sebeple gayrimüslimler zekâttan ve cihaddan muaf tutulmuşlardır (bkz. Bilmen, III, 360). Tabii ki askeri hizmetlerle yükümlü tutulmamayı, gayrimüslimler askerlik yapamazlar şeklinde yorumlamamak gerekir. Çünkü gerek Peygamberimiz gerekse de daha sonraki dönemlerde gayrimüslimlerin askeri hizmetlere iştirak ettiklerini biliyoruz. Tarih kitapları, Peygamberimizle birlikte Hayber seferine katılan Yahudilerden ve Huneyn seferine katılan müşriklerden bahsetmektedir. Gayrimüslim vatandaşların askeri hizmetlere iştirak etmeleri durumunda, o yıl cizyeden muaf olacakları ve ganimetten devlet başkanının takdir edeceği bir miktar alacakları İslâm hukuk kitaplarında kayıtlıdır (Meydani, IV, 132). Bununla beraber, askeri hizmetlerin stratejik önemi hiçbir zaman göz ardı edilemez.

e. Malî Yükümlülükleri

Tarihte vergisiz bir devletin olmadığı bilinmektedir. Çünkü devletin iç ve dış güvenliğini sağlayacak, çeşitli kamu hizmetlerini devam ettirecek başlıca kaynak, vergilerdir (Tuğ, 1 vd.). Bilindiği gibi Müslümanlardan arazi vergisi olarak öşür, gayrimüslimlerden haraç alınmaktadır. Yalnız haraç vergisi, toprak statüsüne bağlıdır. Yani, sahibinin Müslüman olması veya olmaması sonucu değiştirmez. Ticari vb. diğer gelirlerinden ise Müslümanlar zekât ile, gayrimüslimler ise cizye ile yükümlüdürler (Ebu Yusuf, s. 123). Zekât miktarı Müslümanların malî gelirleriyle orantılı olduğu gibi, cizye miktarı da gayrimüslim vatandaşların malî gelirleriyle orantılı olmuştur (Ebu Yusuf, 40, 122). Tarihte farklı kategorilerde (12, 24, 48 dirhem gibi) cizye alınması bu kanaati teyit eder (Ebu Yusuf, 36, 38). Oran itibariyle cizyenin, zekâtın iki katı olduğu söylenebilir. Bu da, büyük ölçüde %5’lik vergilendirme oranına tekabül eder. Bu oran günümüz devletlerindeki vergilendirme oranlarıyla ayrıca karşılaştırılabilir. Zaten çocuklardan, kadınlardan, kazancı olmayan fakirlerden ve din adamlarından cizye alınmamıştır (Ebu Yusuf, 122).

Hattâ daha sonra fakirleşen gayrimüslimlerden cizyenin kaldırıldığını, dahası hazineden yardım yapıldığını Hz. Ömer (r.a.) örneğinde görüyoruz. Hz. Ömer (r.a.) bir gün bir adamın kapısından geçerken, önünde yaşlı ve gözleri görmeyen birisinin dilendiğini görür. Arkasından yaklaşarak omzuna dokunur ve hangi dine mensup olduğunu sorar. Adam, Yahudi olduğunu söyleyince, Hz. Ömer (r.a.) ona: “Seni bu hale düşüren nedir?” diye sorar. Adam: “Ödemekle mükellef olduğum cizye, ihtiyaç ve yaşlılık!” cevabını verir. Bunun üzerine, Hz. Ömer (r.a.) adamı elinden tutup kendi evine götürür, bir miktar sadaka verir, Beytü’l-Mal’in hazinedarına yollar ve şöyle söyler: “Bu adamı ve benzerlerini gözetiniz. Vallahi, biz bunlara insaflı davranmalıyız. Gençliğinde cizyesini aldığımız bu adamı, ihtiyarlığında böyle perişan halde bırakamayız.” Hz. Ömer, daha sonra bu adam ve benzerlerinden cizye alınmasını kaldırır (Ebu Yusuf, 126).

Tanzimat döneminde vergide eşitlik ilkesinden hareketle, cizye vergisinin kaldırılması karşılığında askerlikle mükellef olmalarına gayrimüslim vatandaşların razı olmadıkları burada hatırlanabilir (İnalcık, VIII, 48). Sözün özü, cizye alma, idari bir tasarruftur ve sulh ile fethedilen yerlerde cizye miktarı anlaşma ve rızaya dayanmaktadır (Kasani, VII, 111).

f. Emniyet ve Asayiş Faktörü

Müslümanların îlây-ı Kelimetullah adına yaptığı faaliyetlerinin dinin yayılmasında oynadığı rol inkar edilmemekle birlikte, bunun İslâm dininin zorla kabul ettirilmesi için bir vasıta olarak kullanılmadığı, asimilasyon uygulanmadığı, hattâ isim değiştirmeye bile gidilmediği tarihi bir gerçektir. Müslümanlar, fethettikleri şehirlerin adlarını bile değiştirmemişlerdir. Son dönem Osmanlı paraları üzerinde bile halâ Konstantiniyye yazması, kâfi bir göstergedir. Gayrimüslimler kendi inançlarını koruma konusunda her zaman tam bir serbesti içinde olmuşlardır. İslâm tarihinde salt dinî inanç farklılığı hiçbir zaman takip ve kovuşturma sebebi olmamıştır. Yalnız burada salt dini inanç farklılığı ile dini inancı ve mezhebi farklı kişilerin düşmanca davranışlarını birbirinden ayırmak elzemdir. Elbette düşmanca davranışların faili Müslüman da gözükse, düşmanca faaliyet yapılan yer mescit olarak da adlandırılsa, buna müsaade edilemez (Mescid-i Dırar örneği için bkz. Tevbe Sûresi, 9/107). Bu tür konularda Müslümanların duyarlı, yöneticilerin basiretli olmaları gerekmektedir.

Bununla beraber İslâm tarihinde gayrimüslimlere yönelik bazı kısıtlamalardan hep bahsedilmektedir (bkz. Şafii, IV, 218). Bu kısıtlamaların önemli bir kısmını emniyet ve asayiş gerekçesine hamletmek mümkün gözükmektedir. Örneğin, Hz. Ebu Bekir döneminde stratejik öneminden dolayı bazı gayrimüslim kabilelere askeri üniforma giymemeleri şart koşulmuştur (Ebu Yusuf, 144). “Onlar daha önceden Ensar’dan birine saldırdıkları gibi, şimdi de Abdullah b. Ömer’e saldırdılar. Orada bizim onlardan başka düşmanımız olduğunu bilmiyorum” (Ebu Yusuf, 51) ifadesi, sürgün gerekçesi olarak zikredilir. Hıristiyanların Necran’dan tehcir edilmelerinde ise, orada at ve silah edinmeleri sebebiyle Hz. Ömer’in (r.a.) onların Müslümanlara karşı düşmanca bir tavır içerisinde olmalarından endişe ettiği belirtilir (Ebu Yusuf, 73, 74).

Özellikle Hz. Ömer döneminde Arap yarımadasından Yahudi ve Hıristiyanların tehcir edilmesini, bazı İslâm hukukçuları gayrimüslimlerin Hicaz bölgesine giremeyeceği şeklinde yorumlamışlardır (Şafii, IV, 216 vd.). Halbuki Peygamberimiz zamanında gayrimüslim heyetlerin, elçilerin, hattâ tüccarların Medine’ye gelip gittikleri bilinmektedir. Hulafa-i Raşidin ve sonrası dönemlerde bu geliş gidişler devam etmiştir. Zaten Ebu Hanife’ye göre, hac ve umre maksadı olmayan gayrimüslimlerin Harem bölgesine girmeleri hususunda dinen bir mahzur bulunmamaktadır. Diğer mescitler de aynı kategoride değerlendirilir (İbn Abidin, IV, 108-109; Elmalılı, IV, 2501 vd. ).

Genel düstur olarak kiliselerinde çan çalmaları, ayin ve bayramlarında haç gezdirmeleri dinî ayin ve ibadet serbestisi kapsamında düşünülmüştür. Yalnız namaz vakitlerinde çan çalmalarına izin verilmeyeceği bazı anlaşma metinlerinde kayıtlıdır (Ebu Yusuf, 146). İslâm hukukunda fethedilen yerlerde eski mabetlere dokunulmayacağı, tahrip olmuşsa restorasyon imkânı sağlanacağı beyan edilir (Ebu Yusuf, 143, 146-149). Müslümanların inşa ettiği şehirler ile Müslümanlarla iç içe yaşadıkları şehirlerde yeni mabet inşasına ise genelde sıcak bakılmamıştır. Bu sıcak bakılmayışının sebebi, Müslümanların kurdukları şehirlerde İslâm şeairinin gözetilmesi anlayışına dayanır. Yine de ihtiyaca binaen devlet başkanının iznine bağlı olarak yeni mabet inşa edilebileceği ifade edilir (bkz. Bilmen, III, 427). Ayrıca alkollü içkilerin kullanılması Müslümanlara yasak olduğu halde, gayrimüslimler yalnız kullanmada değil, imal ve ithal etmekte ve kendi aralarında alım-satımını yapmakta serbesttirler. İslâm tarihinde sadece Müslümanların çoğunlukta olduğu yerlerde sedd-i zerai ilkesi açısından içkinin aleni satımına izin verilmemiştir (Kasani, VII, 113).

İslâm tarihinde Osmanlı hoşgörüsü halen de tartışmasız kabul görmekte ve dünyaya örnek gösterilmektedir. Konumuz açısından özellikle Fatih’in gayrimüslimlere verdiği ferman ayrı bir önem arz etmektedir. Endülüs’teki Müslümanlara yapılan zulme mukabele olması için Yavuz Sultan Selim kiliseleri camiye döndürmek isteyince Zenbilli Ali Efendi bunun Kur’ân’a ve Fatih Sultan Mehmed’in patrikhaneye verdiği ahitnameye göre şer’an caiz olamayacağını bildirmiş ve Yavuz Selim’in teşebbüsünü önlemiştir. Aynı konu Kanuni zamanında da ele alınmış, fakat bu kere de Ebussuud Efendi tarafından reddedilmiştir (Niyazi, 227).

Sonuç

İslâm hukukunda devletlerarası anlaşmalar eman (himaye hakkı) müessesesine, eman müessesesi zimmet müessesesine dayanırken, zimmet müessesesi de Müslüman’a eşdeğer hukuki bir güvenceyi gerekli kılar (Kasani, VII, 111). Bu sebeple İslâm tarihinde azınlıklar kavramı nüfus durumunu nitelese bile hukuki statüyü asla ifade etmez ve fıkıh literatürümüzde azınlık kavramı kullanılmaz.

İslâm hukukunda gayrimüslimlerin vatandaşlık sözleşmeleri tek taraflı bağlayıcı akit olarak kabul edilir, daimi bir statüyü ifade eder ve yönetim yetkisinin dışında değerlendirilir. Vatandaşlık anlaşması gereği, gayrimüslimlerin haricî ve dahilî tehlikelere karşı can, namus, çocuk ve mal güvenliklerinin sağlanması ve korunması, Müslümanların garantörlüğündedir. Kul hakları kapsamındaki bütün konularda din, dil, ırk, milliyet, cinsiyet ve makam ayrımı yapılmaz ve eşit hukuki hükümler uygulanır.

Gayrimüslimlerin dinî değerlerine dokunulmaz ve dinî hükümleriyle ilgili bütün hususlarda kendi inançlarıyla baş başa bırakılmaları temel ilke olarak kabul edilir. Ayrıca gayrimüslimler, İslâmî ibadetlerle muhatap değildir. Bu anlayış, “Sizin dininiz size, bizim dinimiz bize!” (Kafirun Sûresi, 109/6) ve Ehl-i Kitap kastedilerek “Bizim amellerimiz bize, sizin amelleriniz size!” (Bakara, 2/139; Kasas, 28/55; Şura, 42/15) şeklinde ifade edilen âyetlere dayanır ve dinî hükümlere saygılı yönetim anlayışını yansıtır.

Bazı dönemlerdeki şahıslara bağlı istisnaî tutumlar hariç, İslâm toplumunda inançların ve dini hükümlerinin farklılığından kaynaklanan içtimaî tezahürler, genelde hoşgörüyle karşılanmıştır ve asla eşitlik ilkesinin ihlali ve ayrımcılık olarak yorumlanmamıştır. Doğrusu, onu yaşamaya bir kısım manilerin bulunduğu veya “şu alan-bu alan” mülâhazasıyla diyanete sınırlar konmaya çalışıldığı bir yerde din ve vicdan hürriyetinden söz etmek mümkün değildir. Elbette baskı ve dayatmalar, hem insana hem de insanın iradesine karşı apaçık bir saygısızlıktır.

Esasen, dinî hükümler, üzerimizde bütün haklardan daha önemli Allah hakkı olmakla birlikte, kul ile Allah arasındadır, ibadet kategorisindedir ve imanî-vicdanî bir meseledir. Karşılığı daha ziyade Âhiret’e aittir. Bu sebeple, dinî hükümlerde zorlamalar çoğu zaman ya nifak ya da zulüm doğurur. Fert açısından dinî hükümleri yapmak istemeyenleri zorlamak, en azından ihlâsı zedeler ve sonuçta münafık tipler üretir. Münafığın imanı da ameli de Allah katında makbul değildir. Elbette konunun eğitim ve ahlâkî boyutunu istisna etmek elzemdir.

Üçüncü şahıslar açısından ise –velâyeti ne ölçüde olursa olsun– hiçbir insanın dinî hükümleri kısıtlama ve engelleme yetkisi hukuken yoktur. Çünkü, dinî hükümlerin kaynağını “Allah’ın bizim Rabbimiz, bizim de O’nun kulları olmamız” oluşturur (Debusi, 81; Serahsi, Usul, I, 117). Bu yüzden İslâm hukuk metodolojisinde dinî hükümler Allah hakları kategorisinde değerlendirilir, bütün hakların önünde gelir ve hiçbir hak onlara tercih edilemez, katiyen müdahale edilemez; cereyan şekli değiştirilemez. Ayrıca bu haklarda af sistemi işletilemez; sulh yoluna gidilemez; hiçbir suretle ıskatları söz konusu olamaz ve böyle bir şeye teşebbüs bile edilemez.

Bu temel düsturlar çerçevesinde, dinî hükümlerini yaşamak isteyen insanların dinî haklarını kısıtlamak veya engel olmak, en azından kişinin vicdanıyla çelişki meydana getirir ve çoğu zaman mağdurlar üretir. Kalıcı çözüm, insana, düşüncesine, inancına, inancının gereği olan dinî değerlerine ve dini hükümlerine ve dinini yaşamasına saygı anlayışında saklıdır.

* Atatürk Ünv. İlahiyat Fak. Öğretim Görevlisi

cihad anlayışı içerisinde kafirlerin kafalarının kesilmesini emrediyo diye biliyorum, ama yanılıyor da olabilirim. umarım yanılıyorumdur.

demiyor, herkes ayni kurallara uymak zorunda, ne var ki; icki, kumar vb. hafif sayilacak gunahlar hakkinda veya namaz kilmamak, oruc tutmamak, tesetture girmemek vs konularinda kur'anda hirsizliklik, eskiyaliktaki gibi kolunu bacagini kesin, kirbaclayin, oldurun gibi hukumler yok. bunlarin cezasi diger tarafta kesilecek, bunu anlatamiyoruz sakirtlere, onu buraya tasiyip sirke giriyorlar, hadisleri gosterip peygambercilik, halifecilik oynuyorlar. islam'da tek gercek vardir o da kur'an.

www.youtube.com

Bunu şu andan itibaren anca değiştir diyerek hepsini değiştirip düzeltebilirsin.

orjinal text dosyasini farkli kaydet'ten utf-8 olarak kaydedip oyle yukleyin.

dl.dropbox.com

ikisinin ortası olsun
esæd

esed tamamen cnn'in gazlamasi bi telaffuz. bizimkiler de onlarin gudumunde oldugundan ayni gidiyolar.

sırf salaklık olsun diye yazıyorum
(bkz: nod32)

@ Fakin idiyıts ben de onunla ilgili bişey gördüm. =) ne zamandır aklımdaydı sorayım dedim.

şimdi az buçuk arapçamla şunu söylemek isterim; arapçada a sesi ve e sesi ayrı ayrı bulunmuyor pek. yani ikisinin arası takılıyor gençler. æ sesi daha doğru olur.

bununla birlikte türkçeye esad olarak geçmiş olan ve halkça da aynı anlamlı sözcüğü esat olarak kullanmaktayken esed demek bana saçma geliyor, kişisel bişi bu.
kasım'ı kasem, cemali jamal diye okumak gibi bişi bence.

(bkz: yılların esad'ına esed demek)

konsolosluk'a hitaben yaziyorsunuz, su sahis su tarihlerde davetimle ispanyaya tatile/gezmeye gelecektir, barinmasi yemesi icmesi tamamen bana ait gezdigi gordugu kendinindir diyorsunuz. ev/is adresinizi vs. eklemeyi de unutmuyorsunuz.

içinde kükürtdioksit barındıran ve 1 yıl bekletsen bozulmayan bir şeyle sağlıklı olmaya çalışıyorsa kadınlarımız zaten olmasınlar.

+ nestle'ye ceza kesemezler. kanserojen çikolata bile sattılar, bir bok olmadı. ceza sadece belli mercilere belli ödemeleri yapmamış belli ortancalıktaki belli türk kuruluşlarına kesilir.

valla ben bi pakedi 2 günde bitirdiğim için genellikle 14 günde verdirmeyi vaad ettikleri kiloyu alıyorum.
biz halk olarak boğazımıza sahip çıkamıyoruz.tencereden sadece 2 kaşık yemeği yemek koyuyo bize.

ruslar nestle nesfit yiyip mi taş oluyor sanki*

o urunu gunde 2 ogun yiyecek sekilde bir diet yapmak gerekiyor. biz kahvaltiyi onla yapip oglen lahmacun kebap aksam kizartma makarna pilav uzerine nesfit seklinde yaptigimiz icin bi ise yaramiyo.

ben normal öğünümün üzerine nestle nesfit yiyorum. hala kilo veremedim valla.

içindekileri okuyup da glikoz şurubu gibi abuk sabuk şeyleri görünce yakınından bile geçmediğimm için bilemicem ama ne olyrsa olsun sağlıklı olmayacağı kesin.

o reklamlardaki "şişko"yu oynayan kızlra da hastayım, tığ gibi kıza göbeğini şişirtip kilolu gösteriyorlar, o da abuk. o vücuttaki bir insanın kilo vermesi gerektiğini nasıl ima edebilirsin yani?

14 günde kilo verilir, ama 2 kilo verilir en fazla. o da aldığın kalori miktarını düşürürsün, yediğin şeylere dikkat edersin, yağ-şeker-karbonhidrat-protein-cart curt dikkat edersin fıstık gibi veririsin. üzerine bir de egzersiz yaparsan vücudun sıkılaşır. öyle 14 günde onu ye (iki öğün yicekmişsin bi de, yuh yani) böyle ol filan yalan dolan tabii ki.

genetik havuzumuz belli maalesef.

bir de o nesfitin paketinde 2 öğün yerine 1 kasa nesfit yiyeceksiniz ve spor yapacaksınız diyor. böyle saçma bir diye yapılacaksa zaten zayıflanır da ne kadar sağlıklı olur bilemiyorum.

olamazsın.

niye olamam olan yok mu?

her ınsanın yapısı vardır. sende oylesın. ıcınden gelmeyen seyı nasıl yapacaksın enınde sonunda basa donersın. yanı senınkı sey gıbı oluyor. ıyı bırısın ama artık adam oldurucem dıyorsun. oldurebılır mısın? tabıkıde hayır. bunun gıbı. onu hıssedıp ona gore yasaman lazım. bu arada cekıngen utangac olmana gerek yok. yanı boynu bukuk gezme arkadaslarınla konusrken. basını dık tut. sozunu esırgeme. sız benden ustunsunuz gıbı davranma. yerı gel muhalefet ol. rahat ol. cok saygı duyma arkadaslarına. yanı dostlarına duy tabıde. normal bır arkdasına cok saygılı kıbar davranma. gotlerı kalkıyor sana ustten bakarlar. adamdan adamına degısır tabı. mutevazı adamlara oyle davranırm bn mesela. ama got adamlara got gıbı davranırım. tek dıyecegım pıclık degıl senın kı bıraz vurdumduymaz ol,cok da sıkımdesınız gıbı davran ozaman sana daha cok ılgılı davranırlar kaale alırlar. cunku onların gozunde kendıne guvenı olan bellı konulara hakım bırılerı gıbı durursun.cok duzgun adam olmak dusuncelı olmak ınsana bazen kaybettırıyor. sevgılılıktede aynı dusuncelı olursun dıe kız sıkılır senden gıder okuz bırını arar. cunku dusuncelı olunca ona dusunecek bırsey bırakmıyorsun ve sıkılıyor.

şüphe .. şüphe şüphe herkesten her an şüphelen

birini düşünüp arayıp soracağına misal hiç düşünme, kendi işine bak, umursama, birinin başına bi şey mi gelmiş amaan he de geç en fazla. ayıp diye düşünme şüphe duy, birileri seni merak etsin, kimseye koşarak gitme. filan filan nerde öküzlük var o davranışları uygula, çok basit lan.

Piç olunmaz, doğulur.

Olursun kardeşim. yaşın kaç ? ben lisede aynı senin gibiydim.! liseden uniye geçtim hayatım değişti ilk önce git alışveriş yap saçlarını kestir şekle sok imajını yenile maddi durumunu bilmiyorum ama buyazın modasından kıyafetler giy gozluk vs akseuar kullan.

yanına oturmasını kalkmasını bilen iki arkadaş al hangısınle en iyi anlaşırsan onu seç diğerini eleyin piçliğin başlangıcı 1.! bunu yaptınmı başladın demektir. acımıyacaksın hiç kimseyi küçümseme ama kimseyi büyükte gorme.

Kızlar konusunda sakın ol konuşurken el hakeretlerini mimiklerini kullan fazla yuzlerıne bakma agızının içine dusme yani soyle dusun nekadar guzel yada hosuna giderse gıtsın karsındaki kız onun dışında milyonlarca kız oldugunu bil.! kaybetmekten korkma yerine yenisinin geleceğini ona hissettir oyunun hakımı oldugunu anlasın bu bir oyun unutma.! ya kazanırsın yada kaybersin kabttinmi yılma devam yeni oyuncularla

Arkadaşlık konusunda kımseye taviz verme elinde imkanların varsa araban vs. yanına alacağın arkadaşlarına bu kozu kullan gezmeye çıkıyosanız benzin senden hesaplar yanınndakınden bunu hıssettır elı cebine gitmiyorsa bidahakı akşam tek çık başka arkadşaını ara o aradıgı zamanda işim var de.!

Kız arkadaşımı yaptın her dakıka msj atma arama o arasın nerdesın dedcğinde arkadaşlarımlayım de detaya girme trip ypaarsa sakın cvp atma unutma kaçarsan kovalanırsın sakın usteleme kız arkadaşına çağar geliyorsa gelsın gelmıyorsa takıl kafana gore ve sordugundada takılıyorum geziyorum de çıldırıcaktır.

Umarım işine yararlar unutma sen çok iyi bi insansın herkez olye ama göstermeyiceksin göstermişsin çok yapma bunu. kolay gelsin kardeşim.

pic olunmaz, rezil olunur :)

vicdanın varsa olamazsın boşuna ugraşma. madara olursun ama piç olamazsın.

bak kardesim, olursun diyenlere inanma, eger o kumas yoksa sende bu zamana kadar acilamamissan ki cok da iyi kalpli (saf degil) bir insan oldugunu varsayiyorum anlattiklarindan, en basarili taklidi de yapsan, kendini bile kandirmayi basarsan yarin oburgun yorulacaksin, karsina herkesten farkli oldugunu sandigin biri cikacak, yine ayni salakliklarin bu sefer daha beterini yapacaksin, daha cok pisman olacaksin.

kim oldugunu biliyorsan zaten en guzel sey o, madem onu biliyorsun insan iliskilerini ona gore ayarla, baskasi olmaya felan hic kasma.

ben çok denedim, olmuyor. Genetik olsa gerek.

hayır demeyi öğren. piç olamazsın ama enayi yerine de konmazsın

piç olma, ama enayi de olma. uyanık ol, insanları tanı. hayır ve dur demeyi öğren. hafif agresif ol, sana biri hakksızlık mı yaptı direk suratına söyle. adam bir titresin. kendisine çıkar mı sağladı, yüzüne sahtekarlığını vur. bunları yaptığında kendini iyi hissedeceksin. senin piç olmana gerek yok, onları düzelmeli düzelmiyorlarsa da şerefsiz olduklarını biri yüzlerine söylemeli.

baya bir kazık yemen gerekiyor... sonrası kendiliğinden gelir...

Aynen bende uyuz oluyorum bu duruma.Süt gibi kızlar maymun gibi adamların yanında.Bunların ya ortamı sağlam ya da parası boldur.Bunun başka bir açıklaması yok.Sosyal olmakta önemli tabi.Bilemedim gitti.

o elemanlar asosyal değil işte. asosyal olmayın dostlar.

"karakter, espri anlayışı, ten uyumu, kafa yapısı" gibi kavramlara aşina değilseniz, daha cok sorgularsınız zaten. insanın sevgilisi olması ona statu veren, üstünlük kazandıran bir şey değil ki, öyle denk geliyor oluyor yani.

kısaca, ben sizin gibi düşünmüyorum. "tip" dinamiklerden bir tanesi sadece sevgililik hususunda, onu arka plana atmaya neden olacak bir sürü başka kriter olabilir.

1000 yıllık geyik ama bu gençler.lütfen

ben çevremde sosyal biri olarak görülüyorumda ne oluyor çok kız arkadaşım var ama birisine takıyorum kafayı afedersiniz 3-4 ayım bok gibi geçiyor. sosyal olmakla alakası yok gibi ya da sorun bende.

Bir erkek olarak, bence hayıflanmaya hakkın yok. Kız olsan bi nebze anlardım ama..

Asosyal er kişisi olanlar çok yakışıklı olsalar dahi giderleri olmaz. çirkin erkekler ise çirkinliklerini tatlı dilleriyle, genel kültürleriyle, esprileriyle gizleyebilirler. Biraz sosyalleşmen gerek. Kızlar ilk adımları erkeklerden beklerler -genel olarak-

Panpa ergensin anlaşılan. Erkeğin yakışıklı çirkini olmadıgını öğreneymişsin sıkıntı cekmezmissin. Kızlar tipe bakılarak ayrılır, erkekler karaktere. Sonra böyle şaşırırsınız noluyor diye.

aga o kalp resimleri felan nedir allaskina ya

kanka ayagina goturuyorlar belki.

evet, ben de kalp resmini sorgulamaya geldim.

ılık detected.

kalp fotosu ne iş bu bir...
tip her şey değildir bu iki... yani sevgilinin olması için kriter yakışıklı olmak olmadığı gibi, o güzel dediğin kızların kafası nasıldır bunu da bilemeyiz.. sosyalleşelim, sosyalleştirelim.

şimdi "ben yakışıklıyım adam tipsiz ama kız arkadaşı var" diyerek kendi topuğundan vuruyorsun kendini, başkalarını aşağılayarak kendini üste çıkaramazsın.

onun senden daha iyi yaptığı bir şey vardır belki, sevgilisi de onu senden daha yakışıklı buluyordur.

kendini geliştir derim, aşağılama başkalarını. kadınların en nefret ettiği davranışlardan biridir bu.

arkadaşlar işin içine bi espri katmak adına kalp koydum,maksat muhabbet demişim zaten yukarda.

bu durumda başka bir alana(okul,iş, vs.) odaklanmak lazım.

kısmetini bekle la :)

bu özelliklerle sevgilin olsa bile kafede oturmak haricinde bir şey yapamayacaksın zaten. en azından maddi olarak kardasın.

Bu filmi 4. defa duyuruya cevap olarak yazıyorum. 500 days of summer

tür ne? ne moddasın mesela? her film her zaman gitmiyor ki?

ben de bu filmi 2. defa duyuruya cevap olarak yaziyorum, eyvah eyvah 2

Öyle çıtır çerezlik bi film olsun yav. Ağır film gitmez şimdi. Aşk maşk olaylarını da hiç çekemem filmlerde

3 idiots o zaman.

3 idiots artı 1

yeşik sokak holiganlar. çakallarla dans.

"stander" iyidir, hoştur.

www.turuncubakkal.com

buldum buldum da vardı sanırım. (bkz: buldumbuldum.com)

valla çok uğraşırsan bi günde de yaparsın zor bişey değil.
hatta geç database falan excell le bile yapılır.

program iki ayri fabrikadan da ayni verilere ulasacaksa veritabaninin ortak olmasi gerekiyor, web tabanli birsey bu is icin daha islevsel olur, mysql ve php ile kolaylikla yapabilirsiniz, kaynak da cok. php mysql deneyimli biri icin 1 gun bile surmez, programlamanin temellerine hakimseniz 1 haftada cozersiniz tahmin ediyorum.

Anlattigin kadariyla zor degil. Hemen youtube'a gir ve SQL, database vs ile ilgili videolari izle. Torrent'lerden e-kitap cek yine bu konularla ilgili.

Yalniz barkod olayini tam olarak anlamadim. Barkod okutma cihaziyla okutulup sistemde cikan rakamlar mi kullanilacak?

barkod okutunca iki işlem yapılacak.

1- Database'deki bir değer değişecek, ya da her okutultulduğunda artacak diyelim
2- Sonra bu artmış değer sınır değerle karşılaştıralacak, sınır değerin halen altındaysa OK, üstüne çıkmışsa uyarı verecek program. tek istenilen bu aslında.

mesela bu taşıyıcı elemanların ne kadar sıklıkla kullanılmış olduğunun kaydının tutulması, böylece belli bir kullanımdan sonra bakıma alınması.

benim php sql falan alakam yok işte mesela burada. normalde bu alanda tecrübeli insanlar için basit olacağını tahmin ediyorum da ben onlardan biri değilim :) bir de hazır yazılımlar da olur tabii ki. benim olayım yazmak değil, sonucu ortaya çıkartmak.

php & mysql icin en net kaynak bence bu: www.w3schools.com